kuşlar da göçtü, her birimiz gökyüzü olmak isterken..

Öyle işte Hira... Beklenmedik koşullar, hala bir varoluş kavgası ve bir hiçlik masalının nihayetinde ben yine gelmiş bulundum. Koca kainat yitiriyor anlamını, yüreğime çöken karanlığı ışıltılı örtüsü altında.. Ben düşler mahpusunda hapsolunmuş bir divaneyim. Avuçlarında beslediğim ölümün kulağına fısıldıyorum usulca. Bu hikaye senden, benden, bizden ve hatta sonsuzluğun ötesinde.. Hem bilmem, erir miyim ateşe teslim olmuş bir mum gibi ölüm çiçeğinin gölgesinde.. Karanlığın hayaleti bu, kör bir baykuşun terennümünde korkuyu beklerken. Oysa kuşlar da göçtü, her birimiz gökyüzü olmak isterken.. Hayat gerçekten kaybettiğimiz yerden mi başlar Hira..?